ONLARI BEKLEMEYELİM BİZ MÜDAHALE EDELİM 22 Nisan 2016 Cuma Saat 13:53 İslam İşbirliği 13. zirvesinde en dikkat çeken konuşma Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasıdır. İslam Birliğinin kurulması yönündeki gelişmelerin de yolunu açacak nitelikte bir konuşmadır. İnşallah bu zirvenin arkasından, İslam Ordusunun kurulmasından sonra İslam Birliğinin kurulması gelir, öyle bekliyor ve umuyoruz. Bütün İslam dünyası bunu bekliyor zaten... Benim dinim sünnilik de değil, şiilik de değildir, benim dinim islamdır diyen Erdoğan, diğer ülkelere özellikle Şii mezhepçiliği yapan İran ve arkasındaki ülkelere, Vehhabilik yapan Suudi Arabistan ve onun arkasındaki ülkelere mesaj vererek İslam dini ortak paydasında toplanılmasının zorunlu olduğunu belirtmektedir. Böylece Mezhepçilik ve Irkçılık gibi ayrılıklar çatışma sebebi olmayacak, birlik sağlandığında da İslam ülkelerindeki sorunlara Hristiyan yabancı güçler değil, İslam birliğinin müdahalesi olacaktır. İşte Onları beklemeyelim, biz müdahale edelim demesinin de sebebi budur. İkinci husus da adalet ve barış mefhumlarının içinin doldurulması gerekmektedir. Üçüncü husus da terör ve şiddettir. Bu konuda da islam birliği olmalı, müslümanların birleşmiş milletleri gibi müdahale edilmeli, terör ve şiddetle mücadele yapılmalıdır. Şimdi Erdoğan'ın bize göre çok önemli konuşmasından bazı bölümleri beraber inceleyelim: "İİT 13. İslam Zirvesi toplantımızın dünyadaki tüm Müslümanların ve insanlığın huzuruna, güvenliğine, refahına hepimiz için hayırlı bir geleceğe vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Bu temennilere, bu duaya her zamankinden daha çok ihtiyacımızın olduğu günlerden geçiyoruz." "Müslümanlar olarak üstesinden gelmemiz gereken sorunların başında mezhepçilik fitnesi geliyor, ırkçılık fitnesi geliyor. Her zaman ifade ettiğim gibi benim dinim Sünnilik de değildir Şiilik de değildir, benim dinim İslam'dır. Ben tıpkı 1 milyar 700 milyon kardeşim gibi sadece ve sadece bir Müslümanım. Diğer tüm farklılıklar bu inancımın, bu sıfatımın gerisindedir.""Sözüm ona İslam adına, Müslümanlık adına her gün mazlumlara saldıran, onların canlarına kasteden, mallarını yağmalayan terör örgütleri asla bu mukaddes dinin temsilcisi olamaz. Çünkü bizim dinimiz barış dinidir, sulh dinidir. "ADALET VE BARIŞ KAVRAMLARININ İÇİNİ DOLDURMALIYIZ" Zirve toplantımızın temasını oluşturan 'adalet' ve 'barış' kavramlarının içini doldurmakta, bunları müşahhas hale getirmekte acele etmeliyiz. Çünkü dünyanın dört bir yanından mağdurların, mazlumların çığlıkları yükseliyor. Maktullerin yürek parçalayan görüntüleri geliyor. Maalesef bu çığlıkların ve görüntülerin kahir ekseriyeti Müslümanlara aittir. İslam dünyası şu an yüzünü İstanbul'a, bu zirveye dönerek, buradan çıkacak güzel haberlere kulak açtığını, kulak verdiğini görüyorum, buna inanıyorum.""Bizler Müslüman olarak, İslam ülkeleri olarak ne kadar birbirimize düşersek, umudunu bizlere bağlamış olan masumlar o kadar çok sıkıntıya maruz kalacaklardır. Böyle bir vebali üstlenemeyiz. Bunun için bölücü değil birleştirici olmalıyız. İhtilafları değil ittifakları, husumeti değil muhabbeti güçlendirmeliyiz. Çünkü yaşanan çatışmalardan, çekişmelerden, düşmanlıklardan zarar gören sadece Müslümanlardır, sadece İslam ülkeleridir. "TERÖR VE ŞİDDET İSLAM DÜNYASININ EN BÜYÜK MESELESİ" Terör ve şiddet sorunu bugün İslam dünyasının en büyük meselelerinden biridir. Geçmişte El-Kaide yüzünden Afganistan'ın nasıl tahrip edildiğini, nasıl yüz binlerce Müslümanın katledildiğini, milyonlarcasının da mağdur edildiğini çok iyi hatırlıyoruz. Şimdi Irak'ta ve Suriye'de belirli bölgeleri kontrolü altına alan Libya'da etkinlik kurma çabası içinde olan DAİŞ aynı kirli gayeye hizmet ediyor. Afrika'nın çeşitli bölgelerinde terör eylemleri düzenleyen Boko Haram ve Eş Şebab gibi örgütleri de aynı kapsamda görüyoruz. Dikkat ediniz, birkaç şov amaçlı eylem dışında, bu terör örgütlerinin tüm zulümleri, tüm zararları Müslümanlaradır." "Buradan bir kez daha uluslararası topluma, terör örgütlerine yaklaşımlarını gözden geçirmeleri çağrısında bulunuyorum. Terör tehdidiyle arazide operasyon yürütmenin ve özellikle de bunun yanında finans ve insan kaynaklarını kurutarak da mücadele etmek gerekiyor. Bunun için uluslararası iş birliği büyük önem taşıyor. İİT üyesi ülkeler arasında teröre ve diğer suçlara karşı iş birliğini güçlendirecek ve kurumsallaştıracak bir yapı oluşturulması isabetli olacaktır. Bu anlayışla Türkiye olarak getirdiğimiz İstanbul merkezli bir İİT Polis İşbirliği ve Koordinasyon Merkezi kurulması önerisi kabul gördü. Bu hususta verdiğiniz destek için teşekkür ediyorum." Diğer konularla ilgili konferansın sona ermesini ve sonuç bildirisinin yayınlanmasını bekleyelim ve ondan sonra ayrı bir değerlendirme yapalım.